makul mantık

Kaybolmuştum ve kendimi hayatın kapılarından geçerken buldum...


Hayatın kapılarının kendine özgü sade ve temiz kuralları vardır. Önünde uzanan yeni kapı pırıl pırıl umut kokar ve gösterişsiz bir anahtarla açılır. Bu kapının adı merhaba kapısıdır. Bir de elveda kapısı vardır  tozlu kirli kırgınlık kokan ve anahtarı yoktur kilitlemek için...Aslında bunların hepsine mış muş demem lazım çünkü bilmiyordum, bazı basit kuralları bilmemeyi seçen, zorlu yolları kışkırtmaktan zevk alan zihnim pür pak olanı engellemiş anlar boyunca....


O zaman şöyle başlayalım. Meğer yolları biliyorum sanırken kaybolmuşum ve kendimi bulduğumda geçtiğim kapılar hayatın kapılarıymış. Kapıların çok basit kuralları varmış. Tüm ritmi bir kapıyı açarken diğerini şükranla selamlayıp kapatmaktan geçiyormuş. Merhaba kapısını açtığında sakince adımını içeri atmak, attığın adımdan emin olmak ve adımlarının sorumluluğunu üstlenmek temel kuralmış. Elveda kapısını kapattığında her şeyin artık ulaşılamaz bir zamanda olduğunu, kabulu baş tacı ettiğini ama kimliğine tarif edilemez güçleri de eklediğini bilmek esas kuralmış. Peki isyankar zihnim bana ne yaptırıyordu. Önümde tüm ihtişamıyla uzanan merhaba kapısına gelince, bir kapının güzelliğine bir de eldeki anahtarın küçük ve işe yaramazlığına bakıyordu. Bu anahtar bu muhteşemlikte bir kapıyı açamaz deyip geriye kaçıyor,  kaygıların saç örgüsü olduğu elveda kapısının bilindik acılarının içerisinde güvende hissediyordu. Çünkü bilindik acı bilinmeyen gelecekten daha tanıdık daha başedilebilir geliyordu. Ama acı acıdır sonuçta.. Bilindik acı nasıl oluyor da gerçekliği henüz oluşmamış bir başka doğmamış acı karşısında kazanabiliyor? İsyankar zihin oyunu kazanmak için başka yollarda deniyordu. Merhaba kapısının önüne gittiğimde o güzel kapı zaten hoş geldin haydi buyur içeri gir diyordu hevesle. Korku dolu tetikte adımlarla içeri girebildiğimde, koşarak gerideki elveda kapılarının önüne kapanmasınlar diye sandalyeler koymayı da ihmal etmiyordum.Geride tüm öfke, hiddet, işkence dolu karanlığında fokur fokur kaynayan elveda kapıları uzanıyordu. Hayatın sayısız silinip yok olmayı isteyen geçmişi önünde dizili dizili engeller. Yok olmak isteyen eskinin ölmemesi için sayısız suni gerçeklik dışı teneffüsler. Sen hayatın kapılarının sade ve temiz kurallarını uygulamazsan tabi ki önünde arkanda sağında solunda onlarca açılıp kapanan çetrefilli kapılar olacak. Basit bir toprak yolda yürümekten sıkılır da taşlı çakıllı yollar da görmek istersen tabi ki beraberinde gelen zorluk farklı olacak. Tabi ki farkındalığında olduğunda kucaklanacak bir gelecekle, veda edilecek geçmiş arasında derin uçurumlar olmayacak.. Ben? Çalışıyorum. Tek çıkışı ve dönüşü olmayan bir kapıdan çıkarken kapıyı çekmeyi unutmamaya çalışıyorum. Tüm unutulan açık kapılar arasında oluşan beklenmedik cereyanı ve tümünün öfkeyle çarpabileceğini düşünüyorum. Düşlerimdeki zümrüdü anka kapısını kaygısız, telaşsız bulmayı bekliyorum.

Yorumlar