Kısasa kısas hikayelerden kısa kısa

‘’...bütün bunlar sokakta oldu’’


Sokak sokak mahalle muhtar dolaşırken görüyorsun aslında ‘’dört duvar - masa ekrandan’’ öte, kımıldayan, devinen bir hayat var. Ve hayat, daha önce hiç adımlamadığın o mahalleden geçerken, ya da terk edilmiş o evin camından içeri bakarken, hissediyorsun ki her yerde. ..ve senin göreceğin, görmek üzere olduğun daha ne çok şeyde.... hayat var var da var...


*Artık İstanbul’da yaşamak istemiyorum diye kaşlarımı çattığımda, Haliç'e, Balat’a, Süleymaniye’ye gidiyorum ve ‘aslında en çok seni seviyorum İs-tan-bulll’ diye gülümsüyorum bu seferde.

*Bazen üniversitenin birine girip kantinden kahve alıp öğrencilerin yanına oturuyorum. Ne mutlu oluyorum kimse farkında değilken.

*O köprüyü görünce ‘seni anlamayı çok isterim ama anlayamıyorum’ dedim. Çünkü evlerin içinden geçiyordu basbayağı.
ezoterik mimari
*Boğazlı insan dediklerimiz oldu sana gurmeJ..olsun kim nasıl mutluysa öyle olsun.

*Cibali taraflarında ‘arap çıkmazı ya da arap girmez’ sokağı var. Çıkmaz, olmaz , yapma , girme diyince nasılda cezbediyor pis sokak.
o mimik bir ayı yavrusuydu kedi postunda

*‘Erkek olsaydım’ yazıma şunu da eklemek istiyorum. ‘’erkek olsaydım arap çıkmazı sokağına girer, Fatih-Balat arasındaki en kıraathane kılıklı kıraathanede amcalarla tavla atardım’’

*Teyzeler konuşuyordu ‘valla ben onun yalancısıyım’ ..yalana doyamıyorum da başkalarınınkinden de meshulum gibi bir şey sanki dedikleriJ

*Haliçte bir esnaf köftecisi var. Üzgünüm fotosu yok, yiyeninden çok yiyemeyeni düşününce gerekte yok . Ama şahane olan başka bir şey var ki o da tarif edemeyeceğim samimiyetleri. Kesinlikle kalkmamak için son derece ağırdan alıyorsun kendini,  zaten kalkmak istediğinde de kesinlikle hemen izin vermiyorlar..’’aaaa oturun daha yeni yediniz’’

*Aynı mekanda servis elemanından şunu da duydum ya ‘’ne vereyim ablama?’’
ah o bazı acayip sokaklar

*Henüz arkeoloji öğrencisiydim ki, Mısır’da Keops Piramidi'ne girerken heyecandan dizlerimin bağı çözülmüştü. Seneler sonra bugün, Seferikos Sarnıcı'na girerken de aynı bağ çözülmesini yaşadım ya, artık hepten ölmez benim içimdeki amatör ruh ve tümden bitmez adı sevda olan kalpteki yeriJ



Çok gezince çok şey oluyor gerçekten de, yaşamın içindekilerle kurulan, etkileşim sonucu kafanın içinde dolanan yeni anılar, zihin gözünde ara sıra patlayan geri dönüşler ve sana küçüklüğünden tatlı birşeyleri anımsatan kokular, dokular, onlar, diğerleri hiç tanımayacağın ötekiler...sen tam yere bakarken sadece omuzuna ufacık deyipte geçen ‘o’..belki ilk ve son temas olacak tüm hayatın boyunca..ama hayat, tümüyle yaşadığın anlardan ibaretse, hayatımın en kıymetli anı şimdi şuraya noktayı koyduğum andır sadece.

Yorumlar