ya dünya her yerinden kırılırsa

Yolda yürüyorum ve arkamdan bir ses. Duruyorum dönüp arkama bakıyorum kimse yok. Yola devam ediyorum ve o ses kendini tekrarlıyor ‘hey’.  Duruyorum ve tekrar arkama bakıyorum. Ve hayır kimse yok. Her durup arkama bakışımda varmam gereken yere biraz daha geç kalıyorum. Çünkü hala arkamdan beni kovaladığına inandığım bazı şekiller var. O şekiller bedene sahip, o şekiller kana cana sahip. O şekiller sıcak... Ve şekiller bir zaman önce seni kucaklamışlardı, kucaklarken sıcaklardı, kalbin atışı ruhun haddini bilmesi vardı. Yolda yürüyorum ve arkamdan bir ses ‘daha söylenecek çok söz var’ diyor. Duruyorum ve o sesin artık bir şekli var görüyorum. ‘Seni dinliyorum’ diyorum. Konuşuyor konuşuyor ve ben bu sefer yolda daha çok oyalanıyorum çünkü artık onu dinliyorum. Dinlerken hatırlıyorum, hatırladıkça ağaç dalları gibi sarıyor zihnimi anılar. Anılar parıldamaya başlıyor, gözlerimi kamaştırıyor anılar.
Sanki onlar geçmişin yok oluşunda kaybolan fısıltılar değil de çığlık koparan düpedüz şu an..Yürümeye inat ediyorum. Bu sefer sanki sesler duyulmuyor mu ne?.. duymadıkça daha hızlı yürüyorum daha hızlı yürüdükçe daha dik duruyorum ve dik yürümek yüzümde tebessüme sebep oluyor..ve o ses..derinden yükselerek dört nala at sürercesine karanlığı deliyor, buğulu elleriyle yolumu kesiyor puslu ruhunun sesini açıyor ve ‘bana bak’ diyor. Duruyorum durmak zorundayım önümde ışık saçan gözleriyle yolumu kesmiş bir ruh emici var. Ve bende de o ışık saçan gözleriyle delinmeye hazır bir kalp var. Ona bakıyorum, kulağıma eğiliyor..Can taşıyan postun altındaki sıcağı hissediyorum, o insan postu hayat kokuyor, o post gerçek olmasını dilediğim ama gerçeklikten nasibini almamış bir hayat kokuyor. ‘ unutmaya çalıştığın her şey en yakınında dursun, silmeye çalıştığın her anı kulağında fısıltı olsun’ diyor..onu dinlemek zamanı yok saymak gibi. Zamanın olmadığı o anları bilir misin? Kaybolduğun ve kendinden bile muaf olduğun kara pusula anlarını?işte onu dinlemek kendi yolunu bilerek kaybetmek, zamanı ona buna satmak gibi...Ve artık ete bürünmüş kanlı canlı anıların arkandan seslenmek yerine karşına dikilmiş sana meydan okuyor....’unutma’ diyerek mim çekiyor kalbin gözüne...Ve ben avuçlarına bıraktığım o kalbin gözüyle sesleniyorum ‘yolda yürüyorum çünkü bir yol var...çünkü her zaman bir yol var’...

Yorumlar