Tuttun Şimdi Sallandır


Günlerden bir gündü..
Kimileri için herhangi..
Ama biri için günlerden ‘O’ gündü...
Özenle hazırladığı eşyaları bir türlü seçemediği elbiseleri ( pembe çiçekli mi büyük puantiyeli mi önemli bir konuydu elbette ) sahi ya bugün hangi cicisini giymeliydi? Yeni evine gitmek üzereydi ve yeninin ismi üzerindeydi zaten. Kulakta ne kadar da güzel çınlıyordu ‘yeni’…Eğer bir yeniye sahipsen artık eskisine veda etmişsin demekti. Tazeydi heycan vericiydi doğan bir gün gibiydi ‘yeni’…Pek çokları eskiyi ellerinde evirip çevirirken ve zaman zaman kokulara bulayıp canlandırma telaşı içindeyken sen sukünetle yeninin sakin sakin tadını çıkarabilirdin. Ufak bir husus vardı sadece içerden içerden tırmalayan ve azar azar huzursuzlaştıran. O da bilinmezliğin verdiği korkuyla karışık zevk. Sıfırlamak güzeldi, tazelik veren önünde uzanan yol güzeldi ve onca ıvır zıvırın içinden 3-5 eşya yanına almak güzeldi ahh işte o tuz biber olan bilinmezin biberi daha az olsaydı…ahh o acının verdiği zevk..
Yatak örtüsünü yavaşça toparlarken son kez elleriyle kırışıklıkları düzeltti ve yıllardır bıkmadan yerleştirdiği 10’a yakın yastığı ve tam 12 tane bebeği herzamanki yerlerine yerleştirdi. Etrafında dönerek odayı kolaçan ederken çiçekler sulanmıştı, anthurium yaprakları silinmişti, fotoğraflar yakılmış, çöpler atılmış ve bibloların yüzü duvara çevrilmişti. Yani herşey hazırdı..sanki?
Nereden bulduğunu bilmediği oldukca eski valiziyle odadan çıkmak üzereyken ‘bana en çok siyah yakışır’ diye düşündü. Valizi gayrı muntazam fırlatıp hemen üzerini çıkarttı pembe çiçekli elbise de neyin nesiydi zaten. ‘Kim almış ben değil kim giymiş ben mi’ diye söylenirken anlamsızca, boy aynasında  suretiyle karsılaştı. Düşürdüğü yüzünü kaldırmalımıydı bakmalımıydı, göz göze gelmekten yıllardır yıldığı ‘kendiyle’…korkacak neyi kimi kalmıştı kendinden başka ve cesur bir ceylanın kaplanın önünden kaçabilmesi kadar güçlü ve emin bir edayla dik tuttu başını. ‘heyy ben burdayım’ ve hıçkırarak patlayan gözyaşı selinin 3. saniyesinde patlaması diyarlardan duyulan kahkaha tufanı aldı. Kendine öyle cok öyle çok gülüyordu ki görenler onu ‘deli’ sanabilirdi. Ama o gülüyordu çünkü onu gören en büyük deli zaten karşısında duruyordu…korna sesini duyunca apar topar tepinerek güldüğü yerden kalkıp siyah uzun elbisesini giydi ve koşar adım merdivenlerden aşağıya sokak kapısına dayandı. Gelen araba onun içindi ve vedasını bekliyordu ‘yuvam’ dediği dört duvar beton ve bir dam ile olan vedasını…tekerler sıcak asvaltı döve döve ilerlerken ‘yolda ve yolunda’ diye geçirdi içinden… yolda ve yolunda ne hoş bir hissiyat veriyordu..ahh o tepilen yollar…nerelerdi? Kimlerleydi? Ya da kiminle? Hatırlamak zor…cünkü kaybolmuştu bir yerde hatırlamak denenin özü..hatırlamak? ve aklımı nerede kaybettim diye geçirdi içinden…
ve içinden..
‘’Kendimize yalan söylediğimizde ve en büyük kötülüğü yine kendimize yaptığımızda vicdan azabi duyarmıyız?’’
‘’Ve sözüm sana heyy, gerçeklik ve yalanlar arasında isimlendireceğin bir ara sıfat yarattın mı kendine araftaki heyy’’

cevap verecek kimse yoktu elbet ve tekrar gülmeye başlarken, tekerlerin git gide sakinlediğini farketti. Yeni evine yaklaşmış olmalıydı. Orman içerisindeki muhteşem taş mimariye sahip kocaman bir evdi burası…bahçenin dev demir kapısı ağır ağır açılırken evin korumalarını heryerde sıralanmış görmek mümkündü. Ya dikenli tellerle boyluboyunca çevrelenmiş duvarları görünce ‘böyle eve böyle güvenlik yaraşır’ diye düşünmeden edemezdi tabi insan. Araba evin girişine epey yaklaşmışken artık inme vaktiydi.. evin hizmetlileri koşarak karşılama komitesiyle yaklaşıyordu ‘vauv bu ne gösteriş’….istif bozmamalı ağır adapta inmeli madem arabadan derken….o koşa koştura yaklaşan hizmetçiler hınçla ve sanki daha çok hırsla hatta ve hatta gayri nezakatsiz bir halde, siyah şahanelikteki elbisesinin üzerine, hiçbir dönemin modasına yaraşmayan, upuzun kollu, bedeni hareketizce bırakan beyaz gömleği geçirivermişlerdi……………araçtan inen bir kişi daha vardı ‘doğru ya arabayı biri sürüyordu elbette’ diye düşündü…’hüzünlü biri mi o? tanıdık biri mi? zamanın bir döneminde seni tutacağım diyen bir mi?’ ……………………yeni ev dedikleri…..yuva?
yolda ve de yolunda haller

Yorumlar